Vallahi mutluyuz... Beşiktaş kazanınca keyfimiz yerine geliyor, yüzümüz gülüyor. Karşımızdaki Fatih Karagümrük ligin dibine demir atmış, zor günler geçiriyor olabilir. Bunu bir kıstas olarak görmeyebilirsiniz ama skordan bağımsız sahadaki o ışığı görmek bile bize yetiyor bazen. Ama bu galibiyet, bazı gerçekleri halının altına süpürmemize neden olmamalı.
Öncelikle şu Jota konusunu masaya yatıralım. Sergen Hocam, Allah aşkına sen bu çocukta ne gördün ya da ne görmedin de bugüne kadar formayı vermedin? Çocuk sahada basmadık yer bırakmıyor, forması sırılsıklam oluyor. Hani teknik dersin, taktik dersin anlarım ama Jota'nın o hırsı, o mücadelesi bile formayı hak ettiğinin kanıtı. Emirhan Topçu, Paulista, Orkun Kökçü nasıl terinin son damlasına kadar savaşıyorsa, Jota da o kategoride. Sergen Hoca kurmaylarıyla otursun bunu bir düşünsün. Bu çocuk sakat değilse, her zaman ilk 11’de olmayı hak ediyor.
Gelelim beni en çok rahatsız eden, hatta çileden çıkaran o penaltı pozisyonuna... Sahada benim kaptanım var, 30 milyon Euro yatırım yaptığımız, takımın lideri Orkun Kökçü var. Sen gidiyorsun penaltıyı Fenerbahçe'den kiraladığımız Cengiz Ünder'e attırıyorsun. Sergen Hocam, burası Beşiktaş! Burası kiralık oyunculara istatistik kastırma yeri değil! Eğer birine moral verilecekse, birinin istatistiği parlatılacaksa bu isim Orkun Kökçü olmalı. Cengiz ancak topu alır, kaptanı yorulmasın diye penaltı noktasına diker. Bu konunun tartışmaya açık bir tarafı bile yok.
Sakatlıklar yine can sıkıyor. Rıdvan ve Paulista... Sezon başında da söyledim, Paulista çok kaliteli ama cam adam. Böyle bir oyuncuyla savaşa çıkılmaz dedik, yine yarıda bıraktı. Rıdvan desen istikrar abidesi ama sadece sakatlık konusunda!
Ama sahadan daha önemli bir konu var ki, o da camianın üzerindeki kara bulutlar. Sergen Hoca çıkıyor "Twitter'daki dümenciler" diyor, Sayın Başkan Serdar Adalı çıkıyor "Gerçek taraftar maça gelendir" minvalinde konuşuyor. Yapmayın beyler, yapmayın! Beşiktaş'ı kutuplaştırmayın! Van'daki 15 yaşındaki kardeşim maça gelemiyor diye Beşiktaşlı değil mi? Parasızlık yüzünden, işi gücü yüzünden tribüne gelemeyen ama kalbi bu arma için atanlar "dümenci" mi oluyor?
"Beşiktaş'ın kaybetmesini bekleyenler var" diyerek herkesi töhmet altında bırakamazsınız. Eleştiren hain değildir, eleştiren daha iyisini isteyendir. Hepimiz aynı gemideyiz. Ocusu bucusu yok, stada geleni, Twitter'dan yazanı yok; biz bir aileyiz. Bu ayrıştırıcı dilden derhal vazgeçilmesi lazım.
Önümüzde kritik bir viraj var. Gaziantep, Trabzonspor ve Rizespor maçları... Bu seriyi yakalamamız, Trabzon maçına final havasında çıkmamız lazım. Bunun için de Rafa Silva'ya ekmek gibi su gibi ihtiyacımız var. Yönetim ne yapıp edip Rafa'yı bu takıma kazandırmalı. Artık kavga zamanı değil, birlik olma zamanı. Biz son nefesimize kadar Beşiktaş diyoruz, sizden de bu büyüklüğe yakışır bir birleştiricilik bekliyoruz.
Bülent Uslu