Beşiktaş, çok kritik bir haftada, iç sahada Samsunspor karşısında 1-1’lik bir beraberlik alarak önemli puanlar bıraktı. Bu maçta puanı ve oyunu kurtaran ise Ersin Destanoğlu’nun çok kritik kurtarışları oldu diyebiliriz. Ancak bu sonuç, sadece o anki bireysel performanslarla açıklanabilecek yüzeysel bir durum değil; tam tersi, teknik ekibin merkez tercihleri ile doğrudan ilişkiliydi.
Sistemik Sorun ve Pas Başarısındaki Düşüş
Beşiktaş’ın normal sezonunda yakaladığı dikine paslarda %72 isabet başarısı göz önüne alındığında, Samsunspor maçındaki performans ciddi bir düşüşe işaret ediyor. Ndidi, Salih ve Cerny orta sahası ile sahaya çıkılan bu karşılaşmada, dikine pas yüzdesi %55’e geriledi. Bu da bir sürpriz değil, çok olası bir senaryoydu.
Çünkü bu düşüşün temelinde, orta saha oyuncusu seçimleri yatıyor. Ndidi pasör değil, Salih 2 senedir yok, Cerny merkez oyuncusu değil. Aslında takımın beraberlik aldığı maçta, tabiri caizse, orta sahada oyuncusu yoktu.
Merkezdeki bu hatalı oyuncu tercihleri, savunma zafiyetlerine de yol açıyor. Geri pastan gol yenmesi gibi durumlar bile bireysel hatadan değil, tam tersine merkez oyuncu tercihlerinden kaynaklanıyor. Eğer bir problemi çözmek istiyorsak, öncelikle o problemi tespit etmemiz gerekir. Bu bağlamda, “Cengiz Ünder bireysel hata yaptı” gibi yorumlar bizi çözüme götürmeyecektir. Bu Rafa Silva varken de yaşadığımız temel sıkıntıydı.
Bireysellik Yanılgısı
Bu durum, aslında genel bir cümle ile özetlenebilir: “Bütün planını oyuncuların bireysel başarısına bağlarsan, oyuncuların bireysel hatalarıyla kaybedersin”.
Takım, bu felsefenin bir sonucu olarak, adeta Cengiz Ünder’in istediği hale geldi. Oyun sağdan kuruluyor, Cengiz korner atıyor, duran top atıyor, taç atıyor, penaltı atıyor. Takımdaki herkes, topu soluna çektiğinde nasıl şut çekeceğini bekler duruma geliyor.
İşte bu, takım oyunundan ziyade bireysel yeteneğe aşırı yaslanma hali, hem pas başarılarını düşüren hem de kritik haftada iç sahada kazanılamamasının ardındaki temel faktörü oluşturuyor.
Ömer Fikret Şen