Manchester United Dönemine Dair Samimi Açıklamalar
Beşiktaş’ın eski teknik adamı Ole Gunnar Solskjaer, Manchester United kariyerine dair içten bir değerlendirme yaptı. Norveçli teknik direktör, “Manchester United'ın teknik direktörü olmayı bir ayrıcalık olarak hissettim. Oyuncuyken sadece işini yaparsın. Bir anda menajer olunca herkesin yüzü oluyorsun. Tüm taraftarları, oyuncuları, kulübün etrafındaki her şeyi düşünüyorsun. Ama o baskı bir ayrıcalıktı çünkü bana bu görev verildi ve ben de kendi yöntemimle bununla başa çıkabildim. Harika bir ekibimiz vardı, kulüp içinde ve çevresinde pozitif bir ortam vardı. Ama günün sonunda, işe gelmekten, antrenmanlardan keyif alman önemli değil; sonuçlara ihtiyacın var. Ne yazık ki çok kötü geçen altı haftalık bir dönemimiz oldu ve Manchester United gibi bir kulüpte bu süre çok uzun. Onlar da değişiklik yaptı, bu da normal.” sözleriyle yaşadığı süreci anlattı.

Görevden Ayrılış Hikâyesi: “Ne olacağını biliyordum”
Solskjaer, ayrılık döneminde yaşadığı anları da tüm açıklığıyla paylaştı. Açıklamasında, “Geriye dönüp bakınca… Nasıl desem… Üzücüydü. Watford'a kaybettik ve bunun büyük ihtimalle son olduğunu biliyordum. Ailemi havalimanına götürdüm, Norveç'e geri döndüler, ben ise işe gidiyordum. Bana bir mesaj geldi: 'Ole, ofisime gelmen lazım.' Ne olacağını biliyordum. Hemen eşimi aradım ve 'Geri döneceğim, size yetişirim. Muhtemelen senden daha önce evde olurum' dedim. Ani ama şaşırtıcı değil. Futbolda sonuç alamazsan değişiklik yapılır. Ama bizde iyi giden bir şeyler olduğunu hissediyordum.” ifadelerine yer verdi.

Solskjaer’in Futbolla Tanışma Hikâyesi
Tecrübeli teknik adam, futbola olan tutkusunun çocukluk yıllarında nasıl şekillendiğini ise şu sözlerle anlattı: “Küçükken futbola çok meraklıydım. Kuzenimle her yıl Rothmans Yearbook alırdık, bizim kutsal kitabımızdı. İngiltere'deki her oyuncuyu bilirdik. Kendi taktik oyunumuzu yapardık, Championship Manager'ın prototipi gibiydi. Keşke telifini alsaydık. Çok futbol manyağıydık. Ben FIFA oynamak yerine menajerlik oyunlarını oynardım. Hep takım seçmeyi, analiz etmeyi severdim. Mahalledeki küçük çocuklara koçluk yapardım. Sokak turnuvalarında takım kurardık ve ben patrondum.”