Beşiktaş’ta Kırılma Anı ve Büyük Hesaplaşma
Ya. Hakemi konuşursak yanlış yapmış oluruz. Maçın en kritik anı hangisiydi, kırılma anı? Kırmızı kart değil mi? Peki kırmızı karta Orkun Kökcü herhangi bir tepki verdi mi? Hakem gitti, izledi, Var’dan. Herhangi bir tepki verdi mi? Hatırlıyor musun?
O zaman biz neyi tartışıyoruz? 2-0 öndesin. 30 milyon euro bonservis bedeli ödediğimiz ki yani Beşiktaş için korkunç bir para bu. Bizim rekorumuz Almusrati’ydi. Almusrati’den sonra, 13 milyon yıllık Almusrati’den sonra rekor üzerine rekor kırmaya başladık. Keşke bu rekorları başarı üzerine kırsak ama Peşten Arayo, %50’sine 6,5 milyon euro falan verildi. Peşten işte Orkun Kökçü, Peşten Abraham. Yağdı maşallah. Yağdı. Hangi paralarla verildi bilmiyorum ben. Ama bunların tabii bir de ödeme kısmı geldiği zaman büyük sıkıntılar yaşayacağız Allah korusun.
Şimdi 30 milyon euro verdiğin bir oyuncu, 2-0 öndesin. İstatistikler ortada. Fenerbahçe’yi ezmişsin. Sürklase etmişsin. Bak lütfen maçı tabii o istek kimsede yoktur da ilk 20-25 dakikasını kırmızı karta kadar izleyin. Bir tane Ersin’in eline top değmiş mi? Bu şekilde sürklase ettiğin bir rakip, bak bütün samimiyetimle söylüyorum, o maç 3-4-5’e kadar kafamızda planlar yapmaya başladık.
Acaba Galatasaray gibi bunları da beşlik yapar mıyız derken, Orkun’un hani pozisyon icabı dersin, adam gole gidiyor olur, sıfır sıfır hırslı maçın sonlarına doğru olur. Yorgunluk, adrenalin, nabız bin beş yüz atar. Hiçbir şekilde anlam veremediğim bir şekilde kırmızı kartı gördü.
Orada hani Sergen Hoca’nın Candaş Tolga’yla bir şey var, videosunu düşürdüler şimdi sosyal medyaya. Beşiktaş Galatasaray’a yendiği zaman Sergen Hoca akıl veriyor teknik direktöre. “Ya buna söyleyin de bir 10 kişiyle Beşiktaş nasıl oynanır bir öğrensinler bakalım.”
Sayın hocam! Sayın Sergen Yalçın. Beşiktaş 2-0 önde. Beşiktaş 2-0 öndeyken, sen takımın komutanı olarak artık yaşını başını almışsın, 73 doğmuşsun, 52-53 yaşındasın. Hani genç bir teknik adam da değilsin. Tecrübelisin. Beşiktaş’ta şampiyonluk yaşamışsın.
Beşiktaş 2-0, 10 kişi falan, maç 0-0 olur, 1-0 geride olursun. Tamam mı? Bir de oyuncunda atılır, bir de haksız yere atılır. Dersin ki yani koptu yani, koptu. Zaten inceldiği yerden koptu. Hocam, hayırdır? 2-0 öndeyiz. Evimizdeyiz. Oyuncunun büyük hatasından dolayı 10 kişi kalmışız. Strateji geliştir. Oyunu kilitle. 2-0, belki 3’ü bulacağız. Belki 2-1 bitecek. Hadi 2-2 bitecek.
Hayırdır, ne oldu da yani bir anda böyle sinirlerine hakim olamayıp hakem haksızlık mı yaptı veya hakem maçı mı katletti? Haksız yere mi kırmızı kart verdi? Yani neresinden tutarsan tut, rezillik.
Gençlerbirliği’ne evimizde yeniliyoruz. Kasımpaşa bizden sonra Kahta’ya elendi. Bir de çok bilmişler de diyor ki “Aa işte yedekleriyle oynadı Kahta’yla.” Yapma ya. Yedekleriyle mi oynadı? Bizim evimizde oynuyoruz.
Bir de en acı olan şeylerden bir tanesi ne biliyor musun? Cengiz’i çıkartıyoruz. Yerine Salih’i koyuyoruz. Yedekler arasında artık bir tane bile orta sahada oynatacağımız oyuncu kalmıyor. Bu tabloda Rafayı yemeye çalıştılar.
Ha Sayın Başkan, oraya da gelelim. Sayın Serdar Adalı. Her yerde çıkıyor. “İşte biz şöyle kadro kurduk, böyle yaptık, yeni kurulan kadro şöyle.”
Sayın Başkan, senin getirdiğin teknik adamın, senin transfer ettiğin beş tane oyuncuyu beğenip derbi maçı bir kriterdir değil mi? Derbi maçında bakarsın. Demek ki Sergen Hoca Jurasek’i de beğenmiyor. Altı milyon euroluk Taylan Bulut’u da beğenmiyor. Senin aldığın on beş milyon euroya Abraham’ı da beğenmiyor. Koymamış yani.
Bilmem kaç milyon euroya kiralama bedeli verdiğiniz Jota’yı da koymuyor. Oynatmıyor Sayın Başkan. Yani bu ne demek biliyor musunuz? Ne demek istiyorum, nereye varmak istiyorum? Sen bu kadar para harcamışsın. Beşiktaş’ı bu kadar borçlandırmışsınız. Borç yükü içerisine sokmuşsunuz.
Ama transferlerde çuvalladığınızı gösteriyor. Sizin getirdiğiniz Sergen Hoca hani çok güvendir, o kadar güveniyor ki Sayın Başkan haklı, güvenmiş, inanmış. Çünkü Sergen Hoca için hani bir laf vardır ya “dağları delerim.” Sayın Serdar Adalı’nın seçim vaatlerinden, hani o Scout Departmanını kapatırım, gerekirse Nevzat Demir Tesisleri’ne taşırım, güveniyor yani, inanıyor.
Senin o inandığın hocan, senin getirdiğin transferlere bakmıyor Sayın Başkan. Demek ki transferde de çuvallamışsınız.
Beşiktaş’ın Mali Gerçeği ve Kongre Krizi
Benim 10 lira gelirim var. 15 lira harcıyorum. Düşün, benim aylık maaşım 10 lira ama 15 lira harcıyorum. Ne yapıyorum biliyor musun? Evimi satıyorum. Bu işte gelirimi 20 liraya çıkartıyorum. Ama diğer taraftan giderimi de 40 liraya çıkartıyorum.
Bu nasıl bir şey ya? Kimi kandırıyor? Birbirimizi kandırmaya gerek yok yani. Bu proje çok değerli bir projedir. Beşiktaş için çok önemlidir. Büyük de emek vardır.
Ben bu projeyi de her zaman destekledim. Çünkü orada çivi çakılamayacak bir yere Beşiktaş’ın hiçbir geliri olmayan bir yerde halı saha, çiçek, böcek, büfe müfe işletiyorlar. Birilerinin yararlandığı bir yerken Beşiktaş burada çok ciddi ama bu paralarla sen bu paraları nasıl harcayacağız? Borcumuzu mu kapatıyoruz? Bankalar Birliği’ni mi kapatıyoruz? Beşiktaş artıya mı geçiyor? Beşiktaş yeniden yapılanma mı yapıyor? İyi bir takım mı kuruyor?
Bakıyorsun abi kurulan kadro az önce söyledim. Bomboş bir kadro bomboş. Sol bekini gönderiyorsun Masuaku. Masuaku’yu beğenmediğimiz Masuaku’yu şimdi arar duruma geldik. Jurasek getiriyorsun. Ondan kötü Rıdvan’ı getiriyorsun. O da ondan kötü. Rıdvan’da bu dünyada Beşiktaş’tan başka alacak takım yoktu.
Kalecine bakıyorsun 38 yaşındaki Mert’e iki buçuk yıllık sözleşme yapıyorsun. Kale Ersin’in ellerinde, kalemiz emin ellerde. Kayseri’den Anadolu topçusunu getiriyor, çocuk elinden geleni yapıyor, iyi de oynuyor ama sen hem şampiyonluğa oynayacağım diyorsun hem de getirdin Kyle Walker’dan Gökhan’a düşüyorsun.
Yani kimi kandırıyorsunuz? Çuvalladık.
Şimdi genel kongreye girersek Affan Keçeci asla saygı duymayacağım bundan sonra. Süleyman Seba’nın yöneticisidir. İşte bu camiada otuzu ben çocukluğumda Affan Keçeci’yi bilirdim tanırdım yani. Ama Affan Keçeci’nin nasıl bir yönetici olduğunu dün gözlerimle canlı canlı gördüm. Lütfen büyük Beşiktaş ailemizden, bak özellikle bu kısmı lütfen birbirinize gönderin.
Anlatın, dinleyin. Beşiktaş’ın bugün bu duruma düşmesi tesadüf değil. Ben dün 9.45’te evimden çıktım, kahvaltı yapmadan bir şeyleri kaçırmayalım diye eşimi, çocuğumu aldım gittim. Saat on iki gibi falan bir kahve içtim. Fitre kahve, şekersiz. İlk lokmayı ağzıma kongreden çıktıktan sonra saat on sekizde koydum. Ben aç karnımı o ucube sandalyenin üzerinde böyle yaklaşık sekiz saat oturdum. Beşiktaş için.
Bana hiçbir güç, para, mara beni orada sekiz saat oturtamaz. Beşiktaş aşkımız. Hani bazıları diyor ya işte konuşuyor, ediyor. Nerede icraat? İşte baba bak orada üç yüz kişiydik. Otuz bin kişi gelebilirdi. İşi olanlara saygı duyuyorum. Şehir dışında olanlar, yurt dışına gelemeyecek olanlar. Ama yani gelme şansı olup da gelmeyenler de ahkam kesmesin. Kessin de yani en azından bize ya ne yapıyorsunuz falan diyorlar ya, gel baba sen de otur orada. Sekiz saat değil dört saat otur.
Orada üç yüz, dört yüz Beşiktaşlı ibra etmemek için direndi. İbra edilmesi için de Affan Keçeci direndi. Önce Beşiktaş’ı böldü. İbra edenler şu tarafa, ibra etmeyenler bu tarafa, sağ tarafa, sol tarafa geç diye Beşiktaş’ı resmen bölmüşlerdir.
Büyük Beşiktaş ailemiz, Affan Keçeci denilen, o günün genel kurulun divan kurulu başkanı olarak seçilen Süleyman Seba’nın yöneticilerinden Affan Keçeci denilen kişi, başka hiçbir sıfat veremiyorum, sadece kişi diyebiliyorum ona, Beşiktaş’ı ikiye ayırarak bölüp ibra etmeyenleri ifşa etmek adına yaka kartlarını talep etmiştir. Halbuki ondan sonra ibra etmeyenleri tek tek saydırmıştır, kameralara görüntüleri aldırmıştır. İbra edenlere hiçbir şey yapmadı biliyor musun? Acı tarafı da o.
Bu arkadaş ne yaptı biliyor musun? Affan Keçeci denilen zat, önce Ocak’la Mayıs dönemi, Serdar Adalı’nın Ocak’la Mayıs döneminde ibra edenler el kaldırsın dedi. Kaldırdılar. Etmeyenler el kaldırsın dedi. 10 saniye içerisinde dedi ki ibra edilmiştir. 5 aylık süreci 10 saniyede karar verdi. Ne göz varmış sende be Affan Keçeci. Ne göz varmış sende.
Bu arkadaş böyle durumlarda bir de telefonla arıyormuş biliyor musun kendisini eleştirenleri. Geçmişte böyle olmuş. Hadi ara beni Affan Keçeci. Bekliyorum telefonu. Ara, aradığın anda bütün Türkiye’ye bak ne konuştuğumuzu anlatacağım. Beni aramanı bekliyorum Affan Keçeci. Ben ölene kadar anlatacağım bunu. Gözlerimle şahit oldum. Sen benim hakkımı yedin. Sen Beşiktaşlıların hakkını yedin. Affan Keçeci, adaletli yönetmedin. 10 saniyede bak ne oldu sonra.
15 günlük ibra oylamasına geçildi. Yani Serdar Adalı’nın ikinci başkanlık seçiminden sonraki 15 günlük ibra oylamasında. Tabii ortalık karıştı. Birinciyi oyla falan filan, onu geçiştirdi. Sonra işin içinden çıkamadı. Yok sağa geçin, yok sola geçin, yok kartlarınızı verin. 2 saat, 3 saat uğraştın Affan Keçeci. Salon boşaldı. İbra edenlerin tarafı tamamen gitti. Kartını bırakan gitti. Tamamen usulsüzlük. Mahkemelik oldu. Olacak zaten. Mahkemeye veriliyor.
Gelelim bütçeye. Bütçeye oylamasına geçildi. Zaten ibra edenler gitti ya maça. Biz kaldık orada. Bütçe onaylanmadı. İş bitti. Biz gidiyoruz. Arkamızdan bütçe tadilatı. Değişiklik 10 kişiyle onaylatmışlar bütçeyi. Bu da şimdi arkadaşlar söylüyor. Böyle bir şey bizim tüzümüzde yok. Bu da geçersiz. Şimdi bu bütçe aşımını bu yönetim kullanırsa büyük sıkıntılar olabileceğini söylüyor.
Artık iş tamamen mahkeme kararına kaldı. 22 oyla Sayın Serdar Adalı 22 oyla ibra edildi. Ben Sayın Başkan’ın yerinde olsam bu tablo karşısında ekibimi de alırım, bir gözden geçiririm, bir düşünürüm. Yani bu şartlar altında devam etmek ne kadar doğrudur, ne kadar değildir, devam etmeli mi, takdir Beşiktaş camiasınındır. Kendisinindir. Hakkı vardır. Devam eder.
Ama Sayın Serdar Adalı çok büyük bir erozyona uğramıştır. Yani sadece bu sosyal medyada konuşulanlar değil, tribünde istifa çağrıları değil. Benim birebir görüştüğüm veya bu büyük Beşiktaş camiasının gruplarında da söylenenler aynı. Tamamen güven kaybolmuştur. İnandırıcılık kaybolmuştur. Sayın Serdar Adalı geldiğinden bu yana Beşiktaş maalesef iyi yönetilememiştir.
Geldiğimiz bugünkü nokta, evimizde tarihte ilk defa Fenerbahçe’ye 2-0 öndeyken 3-2 kaybetmişiz. Bunu da bize yaşattılar. Kasım’ın ilk haftası gelmeden Trabzonspor farkı açmış, Fenerbahçe puan farkını büyütmüş, Göztepe önümüzde galiba. Şimdi Antalya’yla maç yapıyorsun. Antalya maçında Orkun Kökçü yok. Emirhan yok. Senin kenardaki komutanın Sergen Yalçın yok. Rafa Silva için değişik iddialar var.
Bir daha oynamayacak diyorlar. Devre arasında gidecek diye konuşuluyor. Zaten istemiyorlar. Sağ olsunlar. Tek derdimiz Rafa Silva olmuş. Çocuklarımızın artık futbolcular arasındaki tek aşkı Rafa Silva. Kafayı oraya taktık zaten. Tek derdimiz o bizim.
Sonra Samsun bize gelecek. Kahırlı bir sezon zaten bizi bekliyordu, iyice netleşmeye başladı.
Peki. Teşekkür ediyorum. Son sözüm, Beşiktaş yönetilmiyor. Affan Keçeci denilen arkadaşın dün genel kurulda neler yaptığını son nefesim yetinceye kadar anlatmaya çalışacağım. Benim hakkımı yemişsin, Beşiktaşlıların hakkını yemişsin. Seni vicdanlara havale ediyorum.
