MHK'nin Asıl Görevi ve Gerçekler
Merkez Hakem Kurulu’nun (MHK) temel görevi, kaliteli hakemler yetiştirip onları adil bir şekilde maçlara atamak olmalıdır. Ancak Türkiye’deki MHK’ler bu sorumluluğun dışındaki işlerle ilgilenmekte. Bu nedenle ne iyi hakemler yetişiyor ne de adaletli yönetimler ortaya çıkıyor. Uzun yıllardır maçları hakem kararlarının gölgesinde değerlendirmemek için çaba sarf edilse de özellikle bazı takımların maçlarında hakem kararları gündemden düşmüyor. Bunun üzerine bir de saha hakemlerinden bağımsız çalışan VAR sistemi eklenince adalet iyice zedelenmiş durumda. Forma renklerine göre değişen kararlar, futbolun güvenilirliğini sarsıyor ve bu ortamda futbolun da futbolcuların da gelişmesi imkânsız hale geliyor. Avrupa sahnesine çıkıldığında bu gerileme daha net görülüyor. Üstelik Türkiye’den Avrupa kupaları grup aşamasında bir hakemin görev alamaması, durumun vahametini gösteriyor.
Adaletsizlikte Sınır Aşıldı
Son dönemde yaşananlar, futbolumuzda adaletsizliklerin sınır tanımaz bir noktaya ulaştığını gösteriyor. Bazı kararlar o kadar pervasızca veriliyor ki artık önlem alınıyormuş gibi bir görüntü oluşturmak zorunlu hale geldi. Trabzonspor maçında Arda Kardeşler’in yaptığı kritik hata, bu algıyı yaratmak için bir fırsat olarak değerlendirildi. Kardeşler’in de belirttiği gibi bu, onun ilk hatası değil. Ayrıca hata yapan tek hakem de o değil. Ancak bu son hata özellikle gündeme taşındı. Bu durum da başka bir çifte standardı gözler önüne serdi. Birçok kulüp hakem kararlarından mağdurken yalnızca günü kurtarmaya yönelik hamlelerle sorun çözülmeye çalışılıyor.
Sorunun Kaynağı Kişiler Değil Sistem
MHK Başkanı’nı ya da Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı’nı değiştirmek, birkaç hakemi cezalandırmak futbolu düzeltecek mi? Asıl sorun sistemde. Sistem değişmediği sürece isimler değişse de hiçbir şey farklı olmayacak. Mevcut TFF Başkanı göreve gelirken büyük vaatlerde bulunmuştu. Hatta birçok kişi gibi Gülengül Altınsay da bu vaatlere inanmak istemişti. Ancak geçen sürede hakem kalitesi, adaletin dağılımı ve futbolun genel seviyesi daha da geriye gitti. Bugün ne futbolcular ne de taraftarlar mutlu. Futbol, izleyenlere keyif vermekten uzak bir hale geldi. Güven duygusu ise tamamen yok olmuş durumda.
Yanlış Futbol Anlayışının Sonuçları
Türk futbolunda uzun vadeli planlar yapılmıyor, sabır gösterilmiyor ve emeğe saygı gösterilmiyor. Bunun yerine aracıları zengin eden yüksek maliyetli transferler ve hakemleri baskı altına alma çabaları ön planda. Ancak bu anlayış ne bugünü kurtarıyor ne de geleceğe umut veriyor. Futbolun gelişmesi için vizyon sahibi bir yaklaşım ve sürdürülebilir bir sistem şart.
Cumhuriyet/ Gülengül Altınsay
