TRABZONSPOR–BEŞİKTAŞ MAÇI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİM ŞUNLAR;
Trabzonspor ile Beşiktaş, 6 golün, 1 kırmızı ve 7 sarı kartın çıktığı maçta 3-3 berabere kalarak 1’er puan kazandı, 2’şer puan kaybetti. Geçen hafta kullandığım cümleyi tekrar ediyorum: Beşiktaş kazanmayı bilmiyor. Ligdeki herhangi bir takım, Jurasek’in pozisyonunda maçı bitirebilirdi.
Ali Şansalan; Ersin’in, Muçi’nin sakatlığı nedeniyle dışarıya göndermek istediği top taca çıkmamasına ve oyunu kendi durdurmasına rağmen Djalo’ya adeta mobbing yapar gibi taç attırdı. Durumu anlatmaya çalışan Zubkov, Djalo ve Abraham’a sarı kart gösterdi.
Maçın ilk yarısının yıldızı, tüm gollerde katkısı olan El-Bilal Toure bana göre haksız yere atıldı. Bilal maça, askerden yeni gelmiş ve “evlendirin beni” diyen genç gibi başladı ama oyundan atılması onun adına büyük bir haksızlık ve büyük bir şanssızlık oldu.
Cherny, zor deplasmanda attığı 2 golle yavaş yavaş takımına alıştığını gösterdi. Orkun ve Emirhan erken sarı kart gördükleri için mücadele güçleri düştü; Orkun da bu nedenle oyundan çıkmak zorunda kaldı.
Zubkov ve Muçi’nin şutları Trabzonspor’u adım adım maçın içine soktu. Muçi gollerine devam ederek Beşiktaş’ı bir kez daha pişman etti. Trabzonspor Onuachu ve Pina’yı, Beşiktaş ise Cengiz Ünder ve Rafa Silva’yı çok aradı.
Beşiktaş’ın kadro mühendisliğinin ne kadar kötü olduğunu şöyle özetleyebilirim: Sezon başı alınan iki sol bek yedek, sol bekte stoper oynuyor. İkinci yarıda oyunu ileriye taşıyacak bir tane adam yedekte yokken, parasını ödediğin futbolcu o an sana gol atmakla meşgul.
Kimse kusura bakmasın; iyi futbolcu da kötü futbolcu da zor maçlarda ortaya çıkar. Kaliteli oyunculara örnek Cherny, örnek Zubkov. Kalitesi yeterli olmayan futbolcular da zor maçlarda kendini belli eder. Örneğin Gökhan Sazdağı, örneğin David Jurasek.
Ahmet Gökçe