Bugün konuşacak çok başlık var. Beşiktaş’ın Antalyaspor karşısındaki galibiyetiyle başlayalım. Skor hanesine bakıldığında her şey yolunda görünüyor. “Allah’tan golleri erken bulduk” derken aslında şunu da söylüyoruz: Rakip zayıftı, kara kartallar için zorlu bir sınav değildi. Ancak sahadaki bazı oyuncuların maç ritmi eksikliği gözden kaçmadı. Rıdvan, Cengiz, Salih… Uzun süre oynamamanın vücuda neler yaptığını hepimiz gördük. Bu durum ilerleyen haftalarda ciddi bir sınav niteliği taşıyacak.
Konuyu Galatasaray’ın son karşılaşmasına çevirdiğimizde, tartışma başka bir boyut kazanıyor. Futbol dediğimiz oyun sadece saha içi değil; adalet, cesaret ve kurala saygı meselesi aynı zamanda. Bir oyuncunun sarı kartlık hareketleri ardı ardına gelirken oyunda kalması, ofsayt tartışmalarının sürekli gündemde olması… “Utanmasalar hakkımız yenildi diyecekler” ifadesi aslında bu ülkedeki algının trajikomik özetidir. Offside kuralını bile uygulamakta zorlanan hakemler bu ligde yöneticilik yapıyorsa, sistemde sorun büyüktür.
Ancak bunlar bile gölgenin sadece bir kısmı. Türk futbolunu son dönemde esir alan bahis skandalları güven duygusunu yerle bir ediyor. Oyuncular, hakemler, yöneticiler… İddialar büyüyor ve liste kabarıyor. Şu gerçek artık gizlenemez: Bu kadar rezil bir ortamda dürüst kalmak başlı başına cesaret meselesi.
Ve işte bu yüzden, Kocaeli Spor gibi takımlar içimizi ferahlatıyor. Bütçesi sınırlı, imkanları devlerle kıyaslanamaz ama sahaya çıktıklarında şerefiyle oynuyorlar, haysiyetle mücadele ediyorlar. Ne oyundan korkuyorlar, ne baskıdan. Taraftarlarıyla bir bütün, inançla ayakta duruyorlar. Lige değer katmak budur. Temiz mücadele budur.
Bu lig daha fazla Anadolu kahramanına ihtiyaç duyuyor. Bağırarak değil, ter dökerek konuşan takımlara. Para gücüyle değil, karakterle kazananlara.
Biz de bu masada hep aynı şeyi söyleyeceğiz: Futbol, kirlenmiş ellerin oyuncağı olamaz. Bu oyunu seven milyonlara borcumuz var. Doğruyu söylemekten, kuralları savunmaktan, temiz futbolu desteklemekten vazgeçmeyeceğiz.
Bülent Uslu