 
 
                        Beşiktaş Nereye Gidiyor?
Beşiktaş, son haftalarda sahada bıraktığı izlenimle taraftarını fazlasıyla üzüyor. Kasımpaşa maçında öne geçmemize rağmen kazanamadık, tıpkı Gençlerbirliği karşılaşmasında olduğu gibi. Takımda ne yazık ki bir ruh eksikliği var. Bu oyun, Beşiktaş’a yakışmıyor.
Konyaspor’u kötü bir futbolla yendik, ondan önce Gençlerbirliği karşısında evimizde iki dakikada iki gol yiyip mağlup olduk. Ardından Kasımpaşa karşısında 1-0 öne geçmemize rağmen maçı bitiremedik. Oysa rakiplerimizin durumu ortada. Ne Kasımpaşa’nın ne de Gençlerbirliği’nin başkanı var, dağılmış kulüpler. Buna rağmen biz, milyonlarca euro bonservis ödemiş, büyük bir kulübüz. Ama ortada sonuç yok.
Transfer politikamız tam bir muamma. Geçen yıl büyük umutlarla aldığımız genç Brezilyalı Ricardo, şu an Brezilya ikinci liginde kadroya bile giremiyor, U20 takımına gönderilmiş. Orada bile takıma girememiş. “Balık baştan kokar” derler ya, tam da öyle. En başından beri yapılan hatalar zinciri bizi bugünkü noktaya getirdi. Sergen Hoca’nın dönüşü de kurtuluş olmadı. Kasım ayına gelmeden Avrupa’dan elendik, ligde liderle fark 11 puana çıktı.
Bir de Rafa Silva meselesi var. Son haftalarda adeta günah keçisi ilan edildi. Evet, sakatlandı; ama Beşiktaş’ın en büyük problemi Rafa Silva mı gerçekten?
Sanki her şey yolunda da tek sorun oymuş gibi davranıyoruz. Borcumuz yok, harcımız yok, Avrupa’da final yolundayız, ligde şampiyonluğu ilan etmişiz de tek dert Rafa Silva!
Bu eleştirileri anlamakta güçlük çekiyorum. Rafa Silva, takımın en skorer ikinci oyuncusu. 15 maçta 5 gol, 3 asist... Başakşehir maçında son dakikada galibiyeti getirdi. Galatasaray derbisinde rakibi 10 kişi bıraktırdı, golü de atsa belki o maçı da alacaktık. Bu kadar özel bir oyuncuyu yıpratmak yerine performansını nasıl artırırız diye düşünmeliyiz.
Ama biz ne yapıyoruz?
Semih kötü mü oynadı, gönder! Rafa Silva’nın performansı mı düştü, gönder!
Kolaycı çözümlerle hiçbir yere varamayız. Beşiktaş’ın sorunu oyuncu göndermek değil, elindekinin performansını yukarı taşımaktır. Yoksa “Jurasec’lerle, Svensson’larla” devam ederiz, ama hiçbir yere varamayız.
Şimdi önümüzde çok önemli bir tarih var: 2 Kasım 2025
Fenerbahçe derbisi elbette önemlidir, ama Beşiktaş’ın geleceğini belirleyecek asıl maç o gün genel kurulda oynanacak.
Buradan büyüklerimize, kardeşlerimize, tüm genel kurul üyelerine sesleniyorum:
Vicdanınızla karar verin.
Hasan Arat yönetimi ibra edilmeli mi, edilmemeli mi?
Serdar Adalı ve ekibinin 1 Ocak–31 Mayıs arasındaki dönemi ibra edilmeli mi, edilmemeli mi?
Unutmayın, ibra edilmeme kararı alınırsa 30 gün içinde yeni seçime gidilecek. O yüzden herkes tabloya baksın, Beşiktaş’ın menfaatini gözeterek karar versin. Çünkü bu kulübün geleceği, o salonda alınacak kararlara bağlı.
Derbiler geçer, kupalar gelir gider, ama Beşiktaş kalır.
O yüzden diyorum ki: “Önce Beşiktaş.”



 
                                             
                                                                     
                                                                     
                                                                     
                                                                    