01 Kasım 2025
Beşiktaş Haberleri
42,0162 %0,34
48,4909 %0,61
5.412,39 % -0,33
Ara
Alimpijevic ile Gelen Basketbol Devrimi

Alimpijevic ile Gelen Basketbol Devrimi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Çok değil, bundan dört sene önce rakibinin aldığı mağlubiyet ile ligde kalan Beşiktaş Erkek Basketbol Şubesi son yılların en büyük krizlerinden birini yaşamıştı. İkibinli yılların başında yaptığı atılım ile yavaş yavaş iki geri bir ileri seneler geçirse de her zaman ligde belli bir saygınlık kazanmış, üç büyükler arasında kendi salonunu yapan ve bu konuda öncü olan bir kulüp olmuştu. Basketbolumuzun en başarılı koçlarından biri olan Ergin Ataman ile üç kupalı senesini yaşayarak bu alanda en büyük başarılarını yakalamıştı.

Ergin Ataman’ın ayrılığı sonrası kulübün bu şubeye yeterince önem vermemesi, akatlarda oluşan kemik seyircisini yavaş yavaş kaybetmesine ve şubenin yavaş yavaş erimesine camia olarak göz yumulmuştu. Şube yavaş yavaş erozyona uğramış, bir senelik Ufuk Sarıca birlikteliği ile ligde final oynasa da bu yalandı; bahar çabuk geçmişti. Camia olarak üç büyükler arasında ilk atılımı yapan Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı, atıl bir vaziyette küme düşmenin eşiğine kadar gelmiş ve son anda küme düşme rakibinin kaybetmesi sayesinde ligde ancak kalabilmişti.

Şube bir vizyon, bir atılım ve bir kurtarıcı beklerken; Bursaspor ile başarıdan başarıya koşan, düşük bütçe ile büyük işler yapan Dušan Alimpijević ve Beşiktaş camiasından yetişen, Bursaspor’da bu organizasyonun başında olan Nedim Yücel kulübüyle kopma noktasına gelmişti. Beşiktaş’ın bir vizyona, bir sürekliliğe ve bir yapı kurmaya ihtiyacı vardı. Bursaspor’da harika iki yıl geçiren Dušan ve Nedim Yücel ikilisi, Bursa’nın hedef küçültmesiyle birlikte oradaki projenin sonuna gelmişlerdi.

Beşiktaş belki de uzun süre sonra şubede suyun akışını değiştirecek bu ikiliyi göreve getirmişti. Beşiktaş Erkek Basketbol Şubesi artık bu ikiliye emanet edilecekti. İkilinin, küstürülen ve atıl hâle bırakılan şubede hem yarışmacı olması gerekiyordu hem de taraftarın yüz çevirdiği şubeyi tekrar cazip hâle getirmesi gerekiyordu. Dušan, çok hırslı bir koç olmasıyla aslında Beşiktaş taraftarının genleriyle uyuşan bir yapıya sahipti. Fakat şube o kadar kötü durumdaydı ki Dušan’ın önce saha sonucundan çok, belki de taraftarı tekrar salona toplaması gerekecekti.

İlk maçlarında verdiği her röportajda bu konuya değiniyor, salonun dolması için çağrılar yapıyordu. Sezona kötü giren Beşiktaş, yavaş yavaş kimlik ve karakter ortaya koymaya başlamış ve taraftarını yavaş yavaş hedeflere inandırmaya başlamıştı. Henüz ilk senesinde beklenmedik bir başarı yakalayan koç ve oyuncular, geçen sene son anda ligde kalan takımı önce Türkiye Kupası, sonra sırasıyla EuroCup ve Türkiye Ligi’nde yarı finaller oynatmış; ötesine geçemese de istikrarı yakalamış ve uzun süre sonra bir oyuncusunu da EuroLeague’e göndermişti.

Bundan sonra sıra zor olana gelmişti. Bu başarı, Ufuk Sarıca ya da Ergin Ataman senelerinde olduğu gibi bir mevsimlik bir başarı mıydı, yoksa Beşiktaş Basketbol Şubesi artık bir düzene ulaşacak mıydı? İkinci sezona başlayan ekip bu sefer lige de iyi başlamış, uzun süre sonra ligde Fenerbahçe ve Anadolu Efes’i içeride yenmiş ve proje takımının yavaş yavaş gelişimini de taraftarına kanıtlamıştı.

Bir önceki sene yarı finallere abone olan takım bu sefer çeyrek finalde Anadolu Efes’i, sonrasında yarı finalde Bahçeşehir Koleji’ni eleyerek yıllar sonra Türkiye Kupası’nda finale kalacaktı. Urfa’da oynanan finalde Fenerbahçe’nin kolay bir galibiyet almasına rağmen takımdaki gelişim gözle görülür hâle gelmişti. Futbolda da yaşanan kötü serüvenler basketbola olan ilgiyi iyice artırmıştı.

Fakat bir önceki sene EuroCup’ta yarı final oynayan takım daha ikinci turda Avrupa’ya veda etmiş ve bu durum büyük bir şok yaşanmasına sebep olmuştu. Fakat temeli sağlam atılan bir organizasyon olduğu için günlük ve ani kayıpların çok da anlam ifade etmediği ortaya çabucak çıkmıştı. Avrupa’dan elendikten sonra lige ambargo koyan bir takım ortaya çıktı ve yarı final serisinde Anadolu Efes’i eleyen Beşiktaş, o senenin EuroLeague şampiyonu Fenerbahçe ile finalde tekrar eşleşmişti. Seri 4-1 kaybedilse de ilk senesinde yarı final takımıyken ikinci senesinde final takımı hâline gelen Dušan Alimpijević, taraftarın gönlünde taht kurmuş, “Keşke futbolda da böyle bir fikir yakalasak.” yorumlarına mazhar olmuştu.

Sezon bittiğinde koçun vereceği karar çok önemli hâle gelmişti. Koç ne yapacaktı? EuroLeague’den kendisine ve oyuncularına talipler vardı ve gerçekten de bir oyuncusunu EuroLeague’e tekrar göndermişti. Beşiktaş basketbol yapılanması şimdi yarım mı kalacaktı derken taraftarın içine su serpen haber geldi: 1+1 yıllık sözleşme uzatma haberi taraftarın gönlüne su serpmişti.

Hedef belli olmuştu: Eğer koç EuroLeague’e gidecekse bu Beşiktaş ile olacaktı. Beşiktaş, EuroCup’ta şu an grubunda 4 galibiyet, 1 mağlubiyet ile lider konumda; Türkiye Ligi’nde ise 4 galibiyet, 0 mağlubiyet ile yoluna doludizgin devam ediyor. Ama en önemlisi, hafta içi bir EuroCup maçında artık biletleri tükenen, taraftarın akın ettiği bir şube hâline geldi Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı.

Dušan artık bir halkın özgürlük umutlarını sırtında taşıyor. Beşiktaş Basketbol Şubesi’nin kısa sürede yaptığı bu devrim, bu sene yakından takip edilmesi gereken bir hikâye hâline geldi. Takımıyla camiada pırıl pırıl parlıyor; bir adam geldi ve her şeyi yeniden inşa etti. Beşiktaş basketbol tarihi, kupa kazanamasa bile Dušan Alimpijević’in yaptığı basketbol devrimini yazacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *